1 Temmuz 2010 Perşembe

Thomas Müller = Zeka,Kararlılık,Taktik ve Oyun Bilgisi

Bayern Münih ile 2009/2010 sezonunda; 56 maç 22 gol 19 asist
Almanya ile dünya kupasında; 4 maç 3 gol 3 asist

21 yaşındaki futbolcu devam etmekte olan dünya kupasında önplana çıkan isimlerin başında geliyor.Bu başarıya muvaffak olabilmek için ve bu istatistikleri yakalayabilmek için bir "hücum" oyuncusunun çok teknik,çok süratli,çok iyi bitirici falan olması lazım.Ama Müller teknik(dripling,pas,orta açma vb.) anlamda çok iyi değil,fark yaratacak bir süratide yok,yine aynı şekilde son vuruş özelliğide "kusursuz" diyebileceğimiz bir isim değil.Peki nasıl oluyorda bu özelliklerden yoksun yada yeterince nasibini almamış bir hücum oyuncusu A takıma çıktığı ilk yılda bu kadar iyi "istatistik" yapıyor,nasıl oluyorda yeni giymeye başladığı milli takım formasını en üst düzey turnuvada bu denli başarıyla taşıyor?

Bunun cevabı bana göre Müller'in müthiş taktik-oyun bilgisi ve iyi derecede futbol zekasında yatıyor.Bu gibi özelliklere paralel olarak pozisyon bilgisi,gol noktasına koşuları ve takım savunmasında etkin rol oynayışı onu "farklı" kılıyor.Ve bu vasıfların yanında her oyuncuda olması gereken azim,kararlılık,mücadele,hırs gibi özellikler had safhada.

Bunlara en güncel örnekler dünya kupasında çıkardığı maçlardır;

Avustralya maçında ilk golde tehlikeli bölgeye yaptığı koşu ve topu en dışa çevirerek asist yapması güzel bir örnek.

Özellikle İngiltere maçında yaptıkları futbol okullarında ders diye anlatılacak nitelikte.Bir oyuncunun topsuz alanda neler yapması gerektiğini göstermesi,oyunu okuyup bir sonraki süreçte neler olacağına dair karar vermesi ve bunu uygulaması "herşey yetenekle olmuyor" olmuyor cümlesinin vücud bulmuş haliydi adeta.

Podolski'nin golünde;orta saha çizgisine A.Cole'u çekerek topla buluşup,bekletmeden Mesut'a vermesi,top ayağından çıkar çıkmaz Mesut'un Klose'ye pası atmasını beklemeden A.Cole'un "boşalttığı" bölgeye hareketlenmesi ve Klose'yi ona pas atmaya "mecbur kılışı".Bitmedi,kaleye vuracak açısı varken -ki o ana gelene kadar yaptıklarından ötürü vurması helal- soldan daha müsait pozisyonda gelen Podolski'yi görüp asisti yapması,

Üçüncü golde; savunmaya yardım için geldiği bir pozisyon sonrası kendi ceza sahası önünde seken topla buluştuktan sonra tek topla Schweinsteiger'i kaçırması,sonrasında koşuya devam edip etkili bölgede topla buluşup net vuruşla ağlarla buluşturması,

Son golde; yine bir önceki pozisyona benzer bir pozisyonda Klose'nin kendi ceza sahasın civarında topla buluşup Mesut'a uzun oynadığını gördüğü anda müthiş bir deparla Mesut topu sürene kadar rakibin altı pasında bitmesi ve golü yapması;

bana Messi'nin driplingleri,Ronaldo'nun son vuruşları,Beckham'ın frikikleri,Xavi'nin pasları kadar zevk vermiştir.Ve onu izlemekten zevk alıyorum.

Müller göze değil tabelaya hitab ediyor...



2 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Dünya Kupasından önce -sanırım Lyon-B.Münih maçından sonra- müthiş bi oyun zekası olduğuna dair konuşmuştuk. Hücum hattında pozisyona girerken diğer poziyonda defansa yardım edip, oyun kuruyordu.Hatta sahanın neresine baksak Müller var gibi bi söylemde bulunmuştuk. Dünya Kupasında bunları görmek hatta gerçek bi yıldız (diğer bi değişle Wonderkid) olduğunu görmek bi futbolsever olarak gerçekten mutluluk verici. Bi Barcelona maçında Messiyi izlerkenki aldığım keyfi Dünya Kupasında Mülleri izlerkende aldım. Teşekkürler Müller, Teşekkürler Van Gaal...

    YanıtlaSil